Kelimelerin Hikayesi

Aslında her kelimenin çıkış kaynağı vardır. Zamanımızda bunların bir kısmına vakıfız ama hepsine ulaşmamız mümkün değil. Etimoloji dalı işte bu alanla ilgili olup kelimelerin kökenini araştırır. Bulabildiğimiz birtakım kelimelere burada yer vereceğiz. 


Haftanın Günleri

Pazar: Farsça'daki "bazar"dan (yiyecek, öteberi satılan yer, pazar) geliyor. Büyük olasılıkla "pazar yerinin kurulduğu gün" anlamında adını almış.

PazartesiHerkesin bildiği gibi, "pazar-ertesi", yani pazarın kurulduğu günden sonraki gün...

Salı : Arapça'daki "salis"ten (üçüncü demek) geliyor, yani "haftanın 3. günü"...

ÇarşambaFarsça'daki "çehar" (dört) ve "şenbe"den (gün) geliyor (4. gün).

PerşembeYine Farsça: "penç" (beş) ve "şenbe"den (5. gün)...

Cuma : Arapça'daki "cem" (toplanma) kökünden "cum'a"... (cem, cami, cuma, cumhur, cumhuriyet, cemaat, cemiyet, vb. hep aynı kökten türemiştir) Müslüman toplumlarda toplanma günü, cuma...

Cumartesi"Cuma-ertesi" , yani toplanma gününden sonra gelen gün...


Aylar

Ocak: "Ocak" (ateş yakılan yer, ev yuva) sözcüğüyle doğrudan bağlantısı olsa gerek; yani "ocakların yakıldığı, veya günlerin dışarıda çalışarak-avlanarak değil ocaklarda (evlerde) geçirildiği soğuk ay"...

Şubat: Süryanice'de, yeni takvimin ikinci ayına verilen isim (şabat/şobat)... Türkçe'de bu anlamını korumuş.

Mart: Latince'de "Mars" (savaş tanrısı) isminden... ( Özellikle batı toplumları, çoktanrılı din döneminde ay ve günlere tanrıların veya kimi imparatorların vb. ismini vermişlerdir. Tektanrılı din döneminde birçok dilde bu isimler büyük çoğunlukla değiştirilmiş ama kimi dillerde bir bölümü yine kalmıştır ) Birçok dilde bu ayın adı benzer isimler alır: Marz (Almanca), mars (Fransızca), maris (Arapça),marzo (İspanyolca),marzo (İtalyanca),march (İngilzce) vb...

Nisan: Süryanice'den (nisanna) ay ismi... Aslında bu isim Süryani, Sümer, Akad ve İbrani dillerinde ortak ("nisannus, nasanus, nasanna, nusanus, nusanna" gibi şekilleri var)...

Mayıs: Latince'de ay adı (maius)... en büyük anlamındaki "maior"dan geliyor. Büyük olasılıkla bir tanrının (en büyük tanrı?..) adıydı. Bu ay da birçok dilde benzer isimlerle anılıyor: Mai (Almanca),mai (Fransızca),mayo (İspanyolca),maggio (İtalyanca),may (İngilizce) vb...

Haziran: Süryanice'de "hazıran" sözcüğü "sıcak" anlamına geliyor. Aynı dilde, bu aya, - "sıcakların başladığı ay" anlamıyla olsa gerek - "hazaran/hazuran" ismi verilmiş.

Temmuz: Sümer ve İbrani dillerinde "bey, efendi" anlamındaki "dummuzi" (Sümerce) ve "tammuz" (İbranice) sözcüklerinden geliyor, Tonguz -domuz ayı olarak da geçer eski Türk takviminde, ancak ismi alış nedeni açık değil.

Ağustos: Latince "Augustus"tan (Roma imparatoru'nun adı)... Bir söylentiye göre, Augustus'un doğdugu aya bu isim verilmis. Augustus'un adı da "augus: kutsal" sözcüğünden geliyor.

Eylül: Süryanice'de "aylul" (üzüm), yani "üzüm ayı"... Mezopotamya dillerinde hep ortak isim olarak bu kullanılır (Şubat, nisan ve haziran'da olduğu gibi).

Ekim: Türkçe "ekme" eyleminden... Tarlaların sürülüp ekildiği ay...

Kasım:
 Bu isim "titreme, titreşme" anlamlarını taşıyan (Eski Türkçe) "kas, kasma, kasnama" sözcükleriyle ilgilidir. Yani "rüzgarların başlayıp ağaçları, yaprakları titrettiği ay" anlamında.... Yine Türkçe olan "kasırga"'da da bu anlamın çok güçlü olarak bulunması bu fikri oldukça destekler görünüyor. Yine de tartışmaya açık...

Aralık: Türkçedeki "aralık" sözünden geliyor olsa gerek ancak taşıdığı anlam tam açık değil. 10 aylık takvimden 12 aylık takvime geçişte araya konan bir ay olarak mı bu adı almıştır, tartışılır.

NOT10 aylık takvimden 12 aylık takvime geçişte, yeni aylar sona değil, başa eklenmiş. Yani Ocak ve Şubat ayları eklenmiş.
Ayların yabancı isimlerine bakarsanız Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aslında sayılardan ibaret. Yani İngilizce isimleri September, October, November, December: Yedinci ay, Sekizinci ay, dokuzuncu ay ve onuncu ay demek. Ama sonra başına iki ay daha eklenince sayıların yeri kaymış.

ULUS 
Kelimenin anlamı günümüzdeki anlamından oldukça farklıdır.

Çok eski bir Türkçe kelime olan ve Moğolca’ya da geçen bu kelimenin anlamı uzun zaman Yörük-Türkmen aşiretlerinin içindeki daha küçük oymakları ifade etmiştir. Örneğin Bayındır boyunun Boz-Ulus Türkmenleri gibi, Atçeken Ulusu gibi.
1300’lü yıllardan beri bu anlamda görülen kelime Türkçe’yi arılaştırma çalışmaları çerçevesinde yanlış bir şekilde “millet” karşılığı olarak kullanılmıştır. Oysa ki “millet” kelimesinin eski Türkçe’deki karşılığı “budun”dur. Ulus, olsa olsa bir budunun içindeki bir topluluk anlamındadır. Millet kelimesinin anlamı daha geniştir.

ŞOFBEN - EŞOFMAN - ŞOFÖR
Fransızca kökenli bu üç sözcük de anlamı ısıtmak olan “chauffer” sözcüğünden gelir.

Şofben, chauffe-bain bileşik sözcüğünden gelir, banyoyu ısıt anlamını taşır.
Eşofman, échauffement sözcüğünden gelir, ısınma anlamını taşır.
Şoför, chauffeur sözcüğünden gelir, ısıtıcı anlamını taşır.

Şoför sözcüğünün ısıtıcı anlamına gelmesi, eskiden kömürle çalışan lokomotifleri süren kişilerin aynı zamanda buhar kazanının altındaki fırına kömür atmasından ileri gelmektedir. Buharlı trenlerde başlayan ısıtıcılık işi, sonrasında akaryakıtla çalışan motorlu taşıtlara da sirayet etmiştir 

DAYI 
Çince’de “büyük” anlamına gelen “tay” kelimesi ile Türkçe’deki “aga” kelimelerinin birleşimi olan “tayaga” kelimesinin değişerek dayı şeklini aldığı söyleniyor. 

TEYZE 
Teyze kelimesi de dayı kelimesine benzer bir hikayeye sahip. “tay” ve “eze” kelimeleri birleşmiş. “Eze” Türkçe’de “ece” kelimesi ile aynı kökten geliyor ve anlamı “abla”.


BİSKÜVİ 
Bisküvi kelimesi Fransızca’daki "bis cuit" yani “iki kere pişmiş” ifadesinden geliyormuş. Fransa kralı 2. Henry zamanında ortaya çıkan bir kelime.


ÇOCUK 
Bu kelimenin Eski Türkçe’de “domuz yavrusu” ve “her şeyin küçüğü” anlamında kullanıldığını söyleyenler var.


BÖYLE, ŞÖYLE 
Dikkatlice baktığınız zaman aslında bu kelimelerin “bu ile” ve “şu ile” olduklarını görebilirsiniz.


ŞEFTALİ 
Farsça’daki “şaft” yani “kaba, iri” kelimesi ile yine Farsça “alu” yani erik kelimelerinden oluşmuştur.


NE 
Yunanca’da “evet” Bulgarca’da “hayır” anlamına geliyor.


SALEP 
Salep kelimesi Arapça “Sa’leb” yani tilki kelimesinden geliyor. 


ŞIRA
Farsça’da Şir kelimesi Süt anlamına geliyor, Şira ise süte benzer demek. Şira günlük Farsça içinde “bitki sütü” olarak kullanılmış ve Türkçe’ye bu şekilde geçmiş. Bu kelime Farsça’ya da Sanskritçe Sütlü anlamına gelen ksira kelimesinden geçmiş.

ÇAY
Türkçe’ye Farsça’da aynı anlama gelen kelimeden geçmiş olsa da, Farsça’ya da Çince’den geçmiş.

KAHVE
Türkçe’ye de İngilizce’ye de Arapça’daki Kahwa kelimesinden gelmiş. Kahwa; yüksek ihtimalle, Yemen’de en çok kahve bitkisi üretilen Kaffa bölgesinden ismini alıyor. Arapça’daki kayf (yani keyif) kelimesiyle de ortaklık taşıdığı düşünülmekte ancak muhtemelen sadece bir benzerlik. 

LİMONATA
İtalyanca limonla yapılan içecek anlamına gelen Limonada kelimesinden geliyor. Limon kelimesiyse Arapça’daki Limün kelimesinden Lain kökenli dillere geçmiş.

ŞERBET
Arapça’da tek seferde içilen içecek anlamına gelen Şarbat kelimesinden geliyor. Meşrubat kelimesi ise bunun çoğulu yani “İçecekler”

SODA
İngilizce’de sodyum karbonat’tan yapılan bütün içeceklere kısaca Soda ismi verilmiş, aslında İngilizce’de karbonlu (gazlı) içeceklere soda deniken, Türkiye’de maden suyuna Soda deniyor.













Saat
Hava Durumu
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam14
Toplam Ziyaret108589